Diş ağırısı ya da ağız kokusu ortaya çıkana kadar diş sağlığı ne yazık ki ülkemizde çok önemsenen bir konu değil. Hele ki ağız bakımına önem verdiğini düşünenlerin bile diş eti problemi yaşadığı gerçeği varken (Ben de onlardan biriyim – E.N.), doğru ağız bakımının önemi ortaya çıkıyor.
İşte diş hekimlerinden (sonrasında acı verici ve masraflı tedavilere gerek duymamanız için) ağız bakımıyla ilgili 22 önemli tavsiye:
1. Şekerin dişleriniz için kötü olduğunu unutmayın
Londra’da birçok özel klinikte çalışmış diş hekimi Tristan Roberts şöyle diyor: “Modern diyetlerde şekerden kaçınamayız – şeker her yerde gizli. Dişlerimizin çürümesinin tek nedeni şekerdir.” Roberts bunu, tarihöncesi kafataslarını incelediğimizde herhangi bir çürüğe rastlamanın oldukça zor olduğunu söyleyerek belirtiyor. Diyetimize işlenmiş şekerler girdiğinde beri diş çürüğü vakalarının arttığına dikkati çeken hekim, asıl problemin şekerin kendisi değil, şekerle beslenen ve asit üreten ağızdaki bakteriler olduğunu söylüyor.
2. Elektrikli bir diş fırçası kullanın
Roberts günümüzde herkesin birer elektrikli diş fırçası sahibi olması gerektiğini söylüyor. Fırçanın teknoloji harikası olmasına da gerek yok. Hekim mümkünse yeniden şarj edilebilir, hatta varsa basınç sensörüne sahip olmasının da iyi olacağını belirtiyor. Bu fırçayı kullanırken de her dişin etrafını nazikçe fırçalamanın, hızlıca üstlerinden geçmemenin önemini vurguluyor.
3. Abur cuburu azaltın
Roberts, şeker tüketiminin miktarı kadar, zamanının da büyük önem taşıdığını söylüyor. Kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği ve bir atıştırma dışında günde dört kezden fazla şekerli besinler yiyip içmemek gerekiyor. Örneğin çikolata yiyecekseniz, günün belirlediğiniz bu dört vakti dışında tüketmemelisiniz. Ayrıca şekerli bir yiyecek ya da içecek tüketildikten sonra ağzı suyla çalkalamak ya da şekersiz bir sakız çiğnemenin de, dişler üzerindeki asidik yükü azalttığına dikkati çekiyor.
4. Yedikten 30 dakika sonra dişlerinizi fırçalayın
Ağzımızdaki tükürük, ağzımızı temizlemek için oldukça yararlı. Roberts bunu şu sözlerle açıklıyor: “İçinde dişlerin yapıldığı kalsiyum ve fosfat gibi maddeler var ve dişlerin onarım durumuna geçmesine neden olur.” Hekimin belirttiğine göre tükürüğün dişlere yeniden mineral sağlaması, yemek yedikten yaklaşık yarım saat sonra gerçekleşiyor. Eğer hemen fırçalamaya başlıyorsanız, diş mineniz tükürük tarafından tekrar güçlendirilmediği için, yumuşak haliyle onu fırçalayarak zarar verebilirsiniz.
5. Kahvaltıdan önce ve uykudan hemen önce fırçalayın
Yemek yediğiniz her zaman dişlerinizi fırçalamak zorunda değilsiniz. Günde iki kez fırçalamanız yeterli olacaktır. Roberts da bu konu hakkında şöyle diyor: “İdeal olarak, diş macununun gün boyunca dişleri koruyan florür faydasını elde etmek için sabah kalktığınızda ve daha sonra gece uykudan önce fırçalamak gerekiyor. Çünkü uyuduğumuzda ağzımız çok daha kurudur; gün boyunca üretilen tükürük miktarına sahip değiliz. Bakteriler bu koşulları sever ve sorun yaratma olasılıkları çok daha yüksek hale gelir.”
6. En az 2 dakika fırçalayın
Birmingham’daki bir diş hastanesinde profesör yardımcısı olan Dr. Praveen Sharma, çoğu kişinin bir dakikadan daha az süre boyunca dişlerini fırçaladığını ve 2 dakika kadar fırçaladığını sandığını söylüyor ve ekliyor: “Elektrikli diş fırçası olan kişiler bile çoğu zaman, fırçalarında belirli aralıklarla titreyen ve iki dakika dolduğunda biraz daha farklı bir şekilde titreyen dahili bir zamanlayıcıya sahip olduğunu fark etmiyorlar.“
7. Florürlü diş macunu kullanın
Roberts florürün dişleri aşınma ve çürüğe karşı 10 kat kadar daha dayanıklı yaptığını belirtiyor ve ekliyor: “Ayrıca dişlerin korunmasına yardımcı olan antibakteriyel özelliklere sahip.“
Peki ya florürle ilgili korkularınız yersiz mi? Roberts bu konuya da değiniyor: “Yüksek güçte florürlü diş macunu kullanıyor olsanız bile, dişlerinizi günde iki kez fırçalıyorsanız önemli miktarda florüre maruz kalmayacaksınız.” Eğer dişlerinizi fırçalarken vücudunuza girenden 1000 kat daha fazla florüre maruz kalırsanız, bu oran tehlikeli olabilir. Zaten fazla florür, dişlerin zayıflamasına da neden oluyor. Yani diş macunlarında bulunan florür oranları ne size zarar verecek ne de etkisiz olacak seviyelerde değil. Roberts burada 3 yaşın altındaki çocuklar için oldukça az bir miktar diş macunu, 3-6 yaş arasındaki çocuklar içinse bezelye tanesi kadar macunun yeterli olduğunu da ekliyor.
8. Fırçalamadan sonra ağzınızı çalkalamayın
Belki bu madde size garip gelebilir ancak diş macununun asıl görevi ağızda kaldığı sürece dişleri güçlendirmek. Bu yüzden diş fırçalamanın ardından hızlıca ağzınızı suyla çalkaladığınızda, tüm macun da akıp gidiyor. Bunun yerine dişleri fırçalamanın ardından, fazla macunu tükürerek ağızdan atmak yeterli oluyor. Bunun da herhangi bir zararı yok.
9. Ağız suyunu fırçalamanın hemen sonrasında kullanmayın
Üstteki maddeyle ilgili bir başka madde daha. Ağız sularındaki florür oranı, diş macununkinden oldukça düşük olduğu için, fırçalama sonrası direkt ağız suyu kullanımı da macunun yararını azaltıyor. Bu nedenle ya fırçalamadan önce ya da günün herhangi bir zamanında kullanabilirsiniz. Ama bizim önerimiz, fırçaladıktan yarım saat sonra ağız suyunuzu kullanmak olacak.
10. Bilinçli şekilde fırçalayın
Dr. Sharma bu konuyla ilgili “Fırçalama sakince yapılması gereken bir egzersiz olmalı” yorumunu yapıyor. Diş fırçanız dişleriniz ve diş etlerinizin arasına girmeli, diş macununu olabildiğince çok yaymalısınız. Ayrıca dişinizi yürürken ya da başka bir iş yaparken fırçalamamalısınız. Diş fırçalarken, sadece diş fırçalamalısınız.
11. Her iki yanı da fırçalamayı unutmayın
Sharma’ya göre eğer sağ elinizi kullanıyorsanız, içgüdüsel olarak ağzınızın sol tarafını daha çok fırçalarsınız. Bu yüzden sağ tarafı biraz ihmal ediyor olabilirsiniz. Hatta Dr. Sharma, hastalarının sağ elli mi sol elli mi olduğunu ağızlarına bakarak anlayabildiğini bile söylüyor. Buradaki çözümse, eğer sağ elliyseniz sağdan, sol elliyseniz de soldan başlayarak fırçalamak olacak.
12. Ağzınızın kalanını da fırçalamalısınız
Roberts’a göre her ne kadar diş sağlığı için gerekli olmasa da, dilinizi günlük olarak fırçalamak kötü kokuları engelleyecek ve ağızdaki zararlı mikropların sayısını azaltacak. Bunun için özel dil fırçaları ya da yumuşak bir diş fırçası kullanabilirsiniz.
Bunun dışında diş etlerinizi de fırçalamanız gerekiyor. Bunu şöyle yapabilirsiniz: Alt dişleriniz için diş fırçasını fırça ucu aşağıya doğru 45 derece bakacak şekilde dişin dibine yerleştirin ve yukarıya doğru fırçalarken bu açıyı yukarıya doğru 45 dereceye doğru değiştirin. Burada amaç, fırçanın ucunu, dişin diş etiyle birleştiği yere doğru getirerek, fırçanın diş ve diş eti arasındaki bakterileri temizlemesini sağlamak. Dr. Sharma bu şekilde fırçalama yapılmadığı için nüfusun %90’ında diş eti iltihabı, farklı seviyelerde olsa da, bulunduğunu belirtiyor. Belirttiğimiz şekilde fırçalama yaparak ve diş kontrolleriniz aksatmayarak diş eti iltihabını engellemek mümkün.
13. Diş fırçanızı ıslatmayın
Dr. Sharma’nın eşi olan ve kendisi de pediatrik diş hekimi olan Ajit Tanday’sa diş fırçasını ıslatmamak gerektiğini söylüyor. Bunun sebebiyse, diş fırçanıza macun sürdükten sonra ıslatıp fırçalamaya başladığınızda, çok daha fazla köpüklenmeye neden olması. Bu köpüklenme, siz fırçalama sonrası macunu tükürdüğünüzde, çok daha fazla macunun ağızdan atılmasına neden oluyor. Bu da dişinizin üzerinde kalan macun oranını azaltıyor ve etkisini düşürüyor.
14. Rutinleri ne kadar erken öğretirseniz o kadar iyi
Tanday uzman olduğu alanda şöyle bir yorum da yapıyor: “Çocuklar aynalama yöntemiyle öğrenir. Eğer aile olarak dişlerinizi fırçalarsanız, onlar da buna daha çok katılacaklardır ve rutinlerinin bir parçası haline getireceklerdir.” Önerilerinin arasında bir bebeğin diş etlerini, her ne kadar dişleri çıkmamış olsa da, müslin bir bezle temizlemek de yer alıyor. Çünkü bu hareket bebekte bir “temizleme” alışkanlığının gelişmesine yardımcı oluyor. Küçük çocuklarda ise bir zamanlayıcı kullanarak, dişlerini en az 2 dakika boyunca detaylı şekilde fırçalamalarını sağlamak iyi bir fikir olabilir.
Tanday bununla birlikte çocukların kendi başlarına düzgün şekilde dişlerini fırçalayıp fırçalamayacakları yönünde şöyle bir tavsiyede bulunuyor: “Benim önerim, sıklıkla diş fırçalama tekniklerini kontrol etmek. Resmi tavsiyeler bunu 7 yaşına kadar yapmanız yönünde. Ancak bunun sonrasında da dikkat etmek hiç fena olmaz.“
15. Çocukları kontrol edin
Tanday çocuklarının sıklıkla diş fırçalama konusunda kendisine yalan söylediğini belirtiyor ve ekliyor: “Çok iyi yalancı olmadıkları için fırçaladıklarını söylemelerine rağmen fırçaları kuru duruyor.” Bunun için her ne kadar ülkemizde çok alışıldık olmasa da ‘Plak boyama tabletleri’ satılıyor. Bu tabletler çiğnendiğinde, diş üzerindeki plak tabakasını canlı bir renge boyuyor ve belirgin hale getiriyor. Bu sayede diş fırçalanmış olsa bile hangi noktalara daha fazla önem verilmesi gerektiği net olarak görülebiliyor.
16. Ara fırçaları ve diş iplerini kullanmanız zorunlu
Roberts diş arası fırçalarının bu konuda “altın standart” olduğunu belirtiyor: “Eğer onları kullanamıyorsanız, standart diş ipleri de iyidir. Ancak bu ipleri kullanmak biraz ustalık gerektirdiği için diş arası fırçalarını öneriyoruz.” Roberts su jetlerinin de hiçbir şey yapmamaktan iyi olduğunu söylüyor ancak sadece suyla plakların iyi temizlenmeyeceğini de belirtiyor. Ayrıca eğer diş ipi kullanırken diş etleriniz kanıyorsa, bu dişlerinizi çok fırçalamaktan olmuyor. Eğer diş etleriniz böyle bir durumda kanıyorsa, büyük ihtimalle enflamasyondan dolayı ve çok daha sık temizlemeniz gerekiyor. Eğer dişlerinizi ve diş aralarınızı 1 hafta boyunca düzenli şekilde fırçalarsanız, bu kanamaların da azalması mümkün.
17. Stresi yönetin
İlginç gelebilir ancak stresin de diş eti sağlığına büyük etkisi var. Bağışıklık sistemi üzerinde stresin etkisi, diş etlerindeki bağışıklık tepkisini de düşürüyor. Tabii bunun dışında stres nedeniyle diş bakımınızı aksatmak da büyük bir olasılık. O yüzden olabildiğince stresten uzak durmaya çalışın.
18. Teknolojiyi kullanın
Tanday, gıdaların içerisinde şeker içeriğini gösteren mobil uygulamaları kullanabileceğinizi söylüyor. Bu sayede tatlı olmamasına rağmen içerisinde şeker bulunan kahvaltı gevrekleri gibi ürünleri fark etmek mümkün oluyor. Çocuklara atıştırmalık verirken de ayıcık şeker yerine çikolata, kuru üzüm yerine humus ve çubuk kraker vermenin şeker alımını azaltabileceğini söyleyen Tanday, meyvelerin dikkatli tüketilmesinde sorun olmadığını ancak asiditenin dişler için sorun yaratabileceğini de sözlerine ekliyor.
19. Kendi dişçiniz olmaya kalkmayın
Çoğu diş ve diş eti problemi, oral hijyeni evde sağlayarak ve yediklerinize dikkat ederek giderilebiliyor. Ancak dişçinin yapacağı herhangi bir işlemi evde kendiniz yapmaya kalkarsanız, daha kötü sonuçlar elde edebilirsiniz. Bu yüzden basit görünen sorunlar olsa da bir dişçi randevusu almaktan vazgeçmeyin.
20. Dişçiye gitmekten korkmayın (ya da korkmamaya çalışın)
Tabii ki dişçiye gitmek eğlenceli bir aktivite değil. Bazılarımız buna karşı bir korku da besliyor. Ancak dişçiler genellikle hastalarının tedirginliğini yatıştırmaya yönelik eğitimler de alıyor. Her ne kadar “korkutucu” görünse de, doktorlar ağzınızın hijyenini yeniden sağlamak için size yardımcı olmak için varlar.
21. Dolgu yaptırmak en iyisi
Kimse dişlerine dolgu yaptırmak istemez. Ancak dişinizde çürüme belirtisi varsa, bunun sonu o dişin kaybına kadar gidebiliyor. Önemli olan dişinizi kurtarabilmek. Bu nedenle de ilk aşama çözüm olarak dolgu, daha da ileri bir çürüme varsa kanal tedavisi uygulanabiliyor. Ancak bunların da yetmeyeceği durumlarda dişi çekmek en güvenli seçenek.
22. Arada bir kaçamak yapmakta sorun yok
Bu konuda Dr. Sharma’ya kulak verirsek ne demek istediğimizi anlayacaksınız: “Hastalarıma verdiğim tüm yönergelere benim de uyduğumu söylemek isterdim. Ancak hayır, benim de arada bir kaçamak yaptığım oluyor. Meşrubatları ve tatlıları seviyorum. Ama yine de dişlerime mükemmel şekilde bakıyorum.“
The Guardian’ın makalesini Özgür Yıldız Türkçeleştirdi.