Uyuz hastalığı, sarkoptların deri altına yerleşmesi ile ortaya çıkan, insanlar da dahil her yaş hayvanda görülebilen, oldukça bulaşıcı, şiddetli kaşıntıya sebep olan paraziter bir hastalıktır. Sarcoptes scabiei var hominis adlı parazit uyuza neden olmaktadır.
Uyuz hastalığı, 15-20 dakikalık bir sürede yakın temasla bulaşabilir. Ana belirti, uykudan uyandıracak kadar şiddetli derecede kaşıntıdır. Kaşıntı, uyuz akarının dışkısına karşı gelişen alerjik reaksiyon nedeni ile oluşmaktadır. Ayrıca uyuzlu kişilerin derilerinde genellikle küçük şişlikler ya da kabarcıklar oluşmakta ve yaşanan aşırı kaşıntıdan dolayı cilt yaraları da izlenebilmektedir.
Uyuz hastalığının sebepleri nelerdir?
Uyuz hastalığı, yaşam döngüsünün tamamını insanda tamamlayan ‘sarcoptes scabiei var hominis‘ adı verilen böceğin vücuda yerleşmesi ile ortaya çıkan ve vücutta kaşıntı ile seyreden paraziter bir deri hastalığıdır. İnsan derisine yerleşen uyuz böceği, insan vücudu dışında 21 derece sıcaklık ve %40 ila 80 arasında nem koşullarında en fazla 3-4 gün yaşayabilmektedir.
Uyuz böceğinin yaşam döngüsü erkek ve dişi parazitin çiftleşmesi ile başlamaktadır. Çiftleşme sonrası erkek uyuz böceği ölmekte, dişi uyuz böceği ise ortalama 4 ila 6 hafta arasında yaşamaktadır. Dişi böcek (sarkopt), 30 dakikada deri içinde tünel açabilmektedir. Dişiler, deri altında kazdıkları tünellere her gün 2 ila 4 yumurta bırakmaktadır. Yumurtalardan 2-4 gün sonra larvalar çıkmakta ve 10-14 gün sonra da erişkin parazit gelişmektedir. Dişi sarkopt, canlı deride dakikada 2,5 cm yol kat edebilmektedir. Uyuz böceği zıplayamaz ya da uçamaz.
Uyuzlu bir kişide, normalde 10-12 uyuz böceği bulunmaktadır. Çocuklarda ise ortalama 20 uyuz böceği bulunmakta ve daha çok el ve ayak gibi bölgelerde yerleşim göstermektedir. Bağışıklık sistemi zayıf kişilerde, kortizon tedavisi görenlerde ve kabuklu uyuzu olanlarda milyonlarca uyuz böceği görülebilir. Her yaşta, tüm etnik gruplarda ve sosyoekonomik düzeyde görülebilmektedir. Bakımevleri, yurtlar, koğuşlar, kamplar, hastane gibi toplu yaşam alanlarında salgınlar halinde uyuz hastalığı görülebilir. Sosyoekonomik düzeyi düşük ve hijyen koşullarının iyi olmadığı topluluklarda daha sık gözlenmektedir.
Uyuz hastalığının belirtileri nelerdir?
Bireyler, uyuz akarı ile enfekte olduğunda, cildin ilk tepkileri göstermesi dört ila altı hafta sürebilir. Bu semptomlar arasında en yaygın olanı özellikle geceleri yaşanan yoğun kaşıntı ve sivilce benzeri döküntülerle kızarıklıklar, kabuklarla kabarcıklar ve sürekli olarak kaşımadan kaynaklanan yaralardır.
Hastalığın erken evrelerinde, deride yaşanan döküntüler, sivilce, sivrisinek ısırığı ve diğer cilt komplikasyonları ile benzerlik gösterdiği için bu döküntülerin nedeni anlaşılamayabilir. Uyuz hastalığını diğer tür kaşıntılı kabarcıklardan ayıran en belirgin özellik, sebep olduğu amansız kaşıntıdır. Bu kaşıntı, genellikle çocuklarda ve yaşlılarda çok şiddetli düzeyde olmaktadır.
Uyuzun bir diğer ayırt edici özelliği ise deride uzun çizgiler halinde oyukların oluşmasıdır. Bu kabarık çizgiler ya grimsi beyaz, ya da ten renginde olmaktadır. Bu çizgiler dişi akarlar tarafından cildin yüzeyinin hemen altında açılan tünellerden dolayı oluşmaktadır.
Oluşturulan bu yuvaların içine her bir dişi uyuz böceği tarafından 10 ila 25 yumurta bırakılmaktadır. Uyuz akarları vücudun herhangi bir yerinde yaşayabilmektedir. Ancak uyuz akarları vücudun belirli yerlerini diğerlerine göre daha fazla tercih ederler. Bu yerlerin başında gelenler parmak araları, el bileği, dirsek ya da diz kıvrımları, bel veya göbek çevresi, göğüsler ve cinsel organlar, çok küçük çocuklar ile yaşlılarda baş, boyun, yüz, avuç içi ve tabanlardır.
Uyuz olan bireylerde genellikle sadece 10 ila 15 yetişkin akar bulunmakta ve her akar yarım milimetreden daha küçük boyuttadır. Bu uyuzların fark etmelerini oldukça zorlaştırmaktadır.
Çıplak gözle, derideki küçük siyah noktalar şeklinde görünebilirler. Mikroskop, cilt kazıma işleminden geçen akarları, yumurtaları ya da dışkı maddesini tanımlayabilir.
Kabuklu uyuz
Aynı zamanda Norveç uyuzu olarak bilinen kabuklu uyuz, bir bireyde on binlerce akar bulunmasından kaynaklanan bir istila türüdür. Sayının çokluğu, ten üzerinde akar ve yumurtalarla dolu kalın kabuklar gelişmesine neden olmaktadır.
Kabuklu uyuz, en yaygın olarak bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde, yaşlılarda ve engelli bireylerde görülür. Bu tür uyuz oldukça bulaşıcıdır ve salgınların önüne geçmek adına hızla tedavi edilmesi gerekir.
Evcil hayvanlardan uyuz bulaşır mı?
Kediler ve köpekler de insanlar gibi uyuz hastalığına yakalanabilirler. Ancak hayvanlarda görülen uyuz akarı türü, insanlarda görülen uyuz akarı türü ile aynı değildir. Bu sebeple kedi ve köpek uyuz akarı insanlara geçse bile insan derisinde üreyemez ve çoğalamazlar.
Bu da akarların herhangi bir ciddi belirtiye neden olmadan ve uyuz hastalığına neden olmadan ölecekleri anlamına gelmektedir.
Uyuz hastalığı nasıl teşhis edilir?
Uyuz tanısında hastanın şikayetleri ve fiziki muayene bulguları çoğunlukla uyuz tanısı için yeterli olmaktadır. Geceleri yaşanan yoğun kaşıntı, tipik deri döküntüleri ve döküntülerin dağılımı ile uyuz tanısı konulabilir. Geceleri kaşıntının şiddetlenmesi, sıcak duş ya da banyo ile artış göstermesi uyuz hastalığı şüphesini destekler. Uyuz hastalığı şüphesi varsa lezyonların dermatoskopi cihazı ile büyütülerek incelenmesi ya da mikroskobik olarak değerlendirilmesi tanıya yardımcı olabilmektedir. Uyuz böceğinin yerleştiği tünellerin ucunda kir birikimi, siyah nokta benzeri oluşumlar da gözlemlenebilir.
Klasik uyuz dışında kabuklu uyuz veya Norveç uyuzu denilen ve milyonlarca parazitin bulunduğu türde ise hastalık biraz daha ağır seyredebilir. Uyuzun bu formu bağışıklık sistemi zayıf olan bebek, yaşlı ya da hasta bireylerde görülebilmektedir. Kabuklarda çok sayıda uyuz böceği ve yumurtası yer alır. Uyuz böceği yoğunluğunun çok daha fazla olması nedeniyle de bu tür, normal uyuzdan daha çok bulaşıcı bir şekilde seyretmektedir.
Uyuz hastalığının tedavisi nedir?
Uyuz hastalığının tedavisinde öncelikli olarak, kişinin aynı evde yaşadığı kişilerin de tedavi edilmesi ve hastalığı birbirlerine bulaştırmalarının engellenmesi hedeflenmelidir. Uyuz, ilaç yoluyla tedavi edilebilen bir hastalıktır. Ancak tedavi boyunca hijyen koşullarına azami ölçüde dikkat edilmesi oldukça önemlidir.
Uyuz belirtileri gösterdiği düşünülen bireylerin vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekir. Özellikle uyuz akarıyla ilk defa karşılaşan kişilerde belirtilerin ortaya çıkması çok uzun sürebileceğinden, temasta olduğu kişiler için de (aile bireyleri, arkadaşları ya da aynı işyerinde çalışılan kişiler) uyuz belirtileri görülüp görülmemesine bakılmadan tedaviye başlanmalıdır.
Uyuz tedavisinde kullanılan ilaçlar, çoğunlukla vücutta etkilenen bölgelere topikal olarak uygulanan losyonlardır. Bu losyonlar, uzman doktorların kullanılmasını önerdiği biçimde ve sürede kullanılmalı, kıyafetler sık sık değiştirilip yüksek sıcaklıklarda (minimum 60 °C) yıkanmalı, ütülenmeli ve aynı evde yaşanan bireylerle bu dönemde ortak eşya kullanımından kaçınılmalıdır. Ev hijyenine de dikkat edilmeli, eşyalar mümkün olduğunca havalandırılmalı, elektrik süpürgesi ile ev süpürülmeli ve temiz tutulmalıdır. Ayrıca, yıkanması mümkün olmayan kıyafet ve eşyaların kapalı bir poşette 3 gün boyunca bekletilmesi tavsiye edilir.
Kişinin belirtilerin geçtiğini düşünüp ilacı bırakması da iyileşmeyi geciktiren faktörlerin başında gelmektedir. Ayrıca, belirtilerin 2-4 hafta içinde geçmediği vakalarda tekrardan tedavi gerekebilir. Ancak, öncesinde bu belirtilerin vücudun akarlara karşı geliştirdiği alerjiden mi yoksa henüz geçmemiş olan akar istilasından mı kaynaklandığının tespit edilmesi gerekmektedir.