University College London’daki araştırmacılar, yeni bir çalışma ile Alzheimer hastalığının insandan insana geçebileceğine dair ilk kesin kanıtları ortaya koydular.
University College London’daki araştırmacılar, Alzheimer hastalığının insandan insana bulaşma olasılığına dair çığır açan bulgulara ulaştı. İnsan büyüme hormonu tedavisi gören hastalar üzerinde yapılan araştırma, bu hastalığın yayılmasına ilişkin yeni perspektifler sunuyor.
Alzheimer Hastalığının Yayılma Mekanizması Üzerine Yeni İddialar
Alzheimer hastalığının insandan insana bulaşabileceği ihtimali, University College London’daki araştırmacılar tarafından ortaya konuldu. Bu araştırma, özellikle insan büyüme hormonu tedavisi görmüş olanların, Alzheimer hastalığının erken başlangıçlı bir formuna maruz kalabileceğini gösteriyor. Araştırmacılar, bu tedavinin Alzheimer’a yol açabilecek toksik proteinleri çocuklara aktarabileceğini ve hastalığın gelişimini tetikleyebileceğini belirtiyorlar.
1950’lerden İtibaren Kullanılan Büyüme Hormonunun Etkileri
1950’lerden itibaren yaklaşık 25 yıl boyunca belirli fiziksel gelişim sorunları olan çocukların tedavisi için kullanılan kadavra kaynaklı insan büyüme hormonunun (c-hGH), beklenmedik sağlık sorunlarına yol açtığı görüldü. Yıllar içinde bu hormonla tedavi edilen çocuklarda, Creutzfeldt-Jakob hastalığına benzer ölümcül nörodejeneratif durumların geliştiği gözlemlendi. Bu hastalık, beyindeki yanlış katlanmış toksik prion proteinlerinden kaynaklanıyor. Araştırmacılar, bazı c-hGH örneklerinin bu toksik prionları içerdiğini ve nörodejeneratif hastalıkların gelişimine neden olabileceğini keşfettiler.
Alzheimer Hastalığının İnsandan İnsana Bulaşma İhtimali
Creutzfeldt-Jakob hastalığından ölen büyüme hormonu tedavisi görmüş hastaların beyin dokusu örneklerini inceleyen araştırmacılar, Alzheimer hastalığının tipik belirtilerini keşfettiler. Bu hastaların beyinlerinde, Alzheimer hastalığıyla ilişkili amiloid proteinlerin yüksek birikimine rastlandı. Bu bulgular, Alzheimer hastalığının prion hastalıkları gibi insandan insana bulaşabileceği ihtimalini gündeme getirdi.
Londra’daki Ulusal Prion Kliniğinde incelenen sekiz hasta, çocukluklarında c-hGH ile tedavi edilmişti. Bu hastaların beşi, erken başlangıçlı demans teşhisi almış ve Alzheimer tanısı kriterlerine uymuştu. Ancak genetik bir yatkınlık belirtisi göstermemişlerdi. Bu bulgular, Alzheimer hastalığının bulaşıcı olabileceğine dair ilk kanıtları oluşturuyor.
Alzheimer Araştırmalarında Yeni Bir Sayfa
Manchester Üniversitesi’nden Andrew Doig, bu yeni bulguların önemini vurgularken daha geniş çıkarımlar için dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor. Doig, bu yeni Alzheimer türünün, hastalığın yayılma mekanizmasına dair yeni bir yol açtığını, ancak bu yolun 40 yıl önce durdurulduğunu ve günümüzde bu durumun nadir olduğunu ifade ediyor. Bu bulgular, Alzheimer hastalığının yayılması ve tedavi yöntemleri hakkında yeni bilgiler sunarak, gelecekteki araştırmalara yol gösterebilir.
Alzheimer Hastalığı İnsandan İnsana Bulaşır mı?
University College London’daki araştırmacılar, Alzheimer hastalığının insandan insana bulaşabileceğine dair kanıtlar buldu. Bu, özellikle insan büyüme hormonu tedavisi görmüş bireyler arasında gözlemlendi.
Büyüme Hormonu Tedavisi Alzheimer Riskini Nasıl Etkiliyor?
1950’lerden itibaren kullanılan kadavra kaynaklı büyüme hormonu (c-hGH), bazı hastalarda Alzheimer hastalığının erken başlangıçlı formuna yol açabilecek toksik proteinleri içeriyor.
Alzheimer Hastalığının Yayılma Mekanizması Ne Olabilir?
Alzheimer hastalığının yayılma mekanizması, yanlış katlanmış proteinlerin (prionların) etkisiyle olabilir. Bu proteinler, hastalığın beyinde yayılmasına neden olabilir.
Alzheimer Hastalığıyla İlgili Yeni Araştırmaların Önemi Nedir?
Yeni araştırmalar, Alzheimer hastalığının nasıl ilerlediği ve yayıldığı hakkında yeni bilgiler sağlayarak, gelecekteki tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine katkıda bulunabilir.
Bu Bulgu Günümüzde Alzheimer Hastalığı İçin Ne Anlama Geliyor?
Bu bulgular, Alzheimer hastalığının nadir de olsa bulaşıcı olabileceğini gösteriyor. Ancak bu durum günümüzde son derece nadir olduğu için endişe yaratmamalıdır. Bu bilgiler, hastalığın anlaşılması ve tedavi edilmesi için yeni yollar sunabilir.